- İki Popovksi ve bir buçuk Shakespeare
- Hayal-i Temsil – İBBŞT için hayallere eşdeğer bir başyapıt!
- Tiyatro ödülleri üzerine...
- İmparatorluk Kuranlar Yahut Şümürz
- “Her Yıl Kuşlar Geri Gelir” - ancak niye..?!
- Sezonun “tapon”larından bir demet…
- PİP UTTON’IN OYUN KARAKTERİ BİZE HİÇ YABANCI DEĞİL YAHU!: “ADOLF”
- “ÜCRET ARTIŞI TALEBİNDE BULUNMAK İÇİN SERVİS ŞEFİNE YANAŞMA SANATI VE BİÇİMİ”
- KERBELA YA DA SAHNEYE BIRAKILAN RENKLER (2)
- METNİN ANLAM YA DA ANLAMLARININ DİBİ: "KELEBEKLER ÖZGÜRDÜR"
- ÖZYAĞCILAR VE LÂÇİN KÜRKÇÜ DÜKKÂNINDA: "HOŞ GELDİN BOYACI"
- AYŞE EMEL MESCİ'NİN İŞİ HESAPLAŞMAK: "HAMLET MAKİNESİ"
- ÇOLPAN İLHAN & SADRİ ALIŞIK'IN RUHLARINA DEĞSİN: "GUGUK KUŞU"
- EMANET ZARFIN İÇİNDEKİ GİZ: "BAKARSIN BULUTLAR GİDER…"
- ADALETTE KÂR YOK: "5. FRANK"
- TİYATROADAM’DAN ÇARPICI BENZETMELER / ANIMSATMALAR
- Sıraselviler/Cihangir ekseninde bir "Cadı Kazanı"
- "Combo"dan "Big Band"e...
- İNSANIN İÇİNDEKİ KUMU YIKAMASI: “TATMİNKÂR ÖDÜL”
- ESKİŞEHİR’DEN MESLEK BÜYÜKLERİNE KOCAMAN SELAM: “LÜKÜS HAYAT”
- TANRI, ESKİŞEHİR’DE SAHNEYE İNİYOR: “JEANNE D’ARC’IN ÖTEKİ ÖLÜMÜ”
- SAVAŞ BAŞAR İÇİN OĞLUNDAN SAYGI DURUŞU: “ÖYKÜLERDEN OYUNLAR”
- “DÖRT” KIZ KARDEŞ
- BOYUN EĞME, DUYGUSALLIK, KABA GÜÇ: “ÖRÜMCEK KADININ ÖPÜCÜĞÜ”
- TİYATRO OYUN KUTUSU’NDAN ILIMLI BİR ‘IN-YER-FACE’ ÖRNEĞİ: “O YÜZ”
Anadolu'da Bir Okuma Tiyatrosu Serüveni
Yıllardır Goethe Institut işbirliğiyle İstanbul'da farklı tiyatrolarda yaptığım 'okuma tiyatrosu'nu bu kez YOLLARDA projesi kapsamında Adana, Antalya, İzmir, Kars, Van, Eskişehir, Trabzon ve Bursa'da yapma fikri çok heyecanlandırdı beni. Öyle ya ilk kez İstanbul dışında tanımadığım ekiplerle çalışacak ve izleyici karşısına çıkacaktık. Nasıl tepki alacağımızı, ne kadar izleyici geleceğini bilmiyorduk. Hem heyecan hem de garip bir bilinmezlik duygusu vardı. Gittiğimiz kentlerde ilk karşılaştığım soru 'Okuma tiyatrosu nedir?' oldu. Çünkü tiyatro ile okuma kavramları yan yana gelince kafa karıştırıyordu. ' Yani okuyacak mısınız, yoksa oynayacak mısınız?' gelen ikinci soruydu.
Bu ilk sorudan sonra gelen ise, tiyatroya gönül veren oyuncularla yapılan provalarda geçirdiğimiz verimli, ufuk açıcı saatlerdi. Hem ilk kez gerçekleştirilen bir sahneleme- sergileme türüyle, hem de farklı üsluplarda yazılmış çağdaş oyun metinleriyle tanıştıkları dörder günlük prova sürecinin ardından yine bir bilinmeze doğru yelken açıp, izleyici karşısına çıkacağımız ana gelindiğinde, heyecanın yanı sıra izleyicinin nasıl bir tepki vereceğinin bilinmezliğinin getirdiği tedirginlik vardı. Ama okuma tiyatrosu yaptığımız ilk şehirden itibaren, tüm şehirlerde salonları dolduran izleyicinin büyük bir merakla izlediği ve ardından yazarlarla sohbet ettiği, merak ettikleri soruları sordukları gayet samimi ve sıcak bir ortam oluştu. Oyun yazarlarına yöneltilen sorularda kimi zaman Türk- Alman kültürleri arasındaki farklılıkların altı çizildi, kimi zaman bu oyun Türkiye'de yazılsaydı şu noktaları daha farklı olurdu, denildi, oyun yazarlığının durumu tartışıldı. Gösteri sonrasında oyun yazarıyla yapılan sohbette sorular ard arda yağıyordu.
Çağdaş Alman oyun yazarlarını Türkiye'nin sekiz ilinde izleyiciyle buluşturan bu çalışmada beni çok etkileyen, oyuncuların da izleyicinin de yeniliklere açık oluşu ve samimi tiyatro sevgisi oldu.
Keyifli, eğlenceli, koşturmacalı, heyecanlı bir serüvendi.
YOLLARDA, İstanbul 2010, EU Cultural Bridges Project